Neden şu vakte kadar özgür olmak için çabaladığımı gerçekten bilmiyorum.
Neden ve niçin?
Şu ana kadar özgürlük hep kuşlarla betimlendi.
Bence bu tamamen yanlış.
Özgürlük kuş değildir; özgürlük kuş pisliğidir.
Eğer 21. yüzyılda, aptal ve cahil insanların arasında yaşıyorsanız, bu döneme ait değilmişsiniz gibi hissedersiniz.
Düşünüyorum da... fikir içinde uyuyanlar nasıl oluyor da bir yere ait hissedebiliyorlar?
Dünyanın daha iyi bir yer olmasını isteyen ama yaşadığı dünyadan memnun kalmayan insanların — mesela benim — ait hissedememe duygusunu reddediyorum.
Ve bu duygunun suçunu, cahil insanların üzerine yıkıyorum.
Cahillik birçok alt kategoriyle açıklanabilir.
Bana göre cahillik:
Fikir üretmeyen,
Çabası olmayan,
Başkalarının düşüncelerine tahammül edemeyen insanların ortak özelliğidir.
Hayır, hayır... anlatmaya çalıştığım şu:
Sen değilsin, onlar.
Onlar; büyüklerinden devraldıkları akılla yaşayan ve buna bir gram fikir eklemeden hayatına devam eden insanlar.
İnkarcılar.
Çünkü kendi bildiklerini dünyanın en doğru bilgisi zannederler.
Onlar, sahnede gördüklerine inanırlar.
Ama perde arkasındaki oyuncu haksızlıklarını, meslek savaşlarını, kostümlere harcanan paralar yüzünden oluşan maddi çöküşleri bilmezler.
En önemlisi; senaryoyu okumadan oyunu izlerler.
Hamlet oyununu biliyorsun öyle değil mi?
Aşk ve yıkımla dolu bir metin.
Diyelim ki bu oyuna bir bilet aldın ve gittin.
Ama sahnede replikler değiştirilmiş. Kostümler dönemi yansıtmıyor.
Bunu biliyorsun çünkü kitabını daha önce okumuştun.
Ama yanında oturan biri var: kitabı okumamış, sadece oyunu izliyor, sanki kısıtlayıcı bir gözlükle.
“Harika bir işti!” diyor.
Sen ise “beğenmedim,” diyorsun.
Ve o sana şöyle diyor:
“Saçmalama! Daha önce hiç tiyatro izlemedin mi?
Bence harikaydı. Ama sen nankörsün.
Böyle muhteşem bir oyunu nasıl beğenmezsin?”
İşte perdenin ön yüzünü izlemek tam olarak bu!
Sen tiyatroda sahneyi sorgularken, onlar alkışlar.
Sen metni düşünürken, onlar gösteriyi izler.
Ve sonra da seni sorgularlar.
İşte benim de tam olarak istediğim bu: sorgulayıcı seyirciler.
Çünkü ben onlar hakkında konuşmak istiyorum;
İzlediklerimi, duyduklarımı, manşet olanları...
Sadece benimle ilgili olanları değil; onun, bunun, şununla ilgili olanları da.
Kimse dokunulmaz değil.
Sürekli uçmak, daldan dala konmak, durmadan yön değiştirmek yorucu.
Ve belki de artık yeterince önemli değil
O hâlde pislik olup iz bırakma vakti.
Belki de...
kuşlar da çirkefleşmelidir.
Ya da belki de yeterince çirkefleşmişizdir…

Yorumlar
Yorum Gönder