Ana içeriğe atla

Kara Basan Adam

 



Aslında bugünün blogu "Aptal Güzellik Standartları" hakkında olacaktı.
Ama ani fikir ve konu değişikliğiyle,
bugün biraz psikoloji geçmişimden
ve metafizik ile fiziksel konuların psikolojiye etkisinden bahsedeceğim.

Genel konu bunlarken,
sadece bir şeyi detaylandıracağım:
Normal olan bir durumun, nasıl anormalleştiği.


2020, 2021, 2022 yıllarından —
yani lisenin başlarından bahsediyorum.

Ağır bir psikolojik bozuntunun eşiğinde olduğumu
itiraf etmeliyim.

Tam olarak ne zaman başladığını bilmiyorum,
ama ortaokuldan esintileri vardı.
Pandeminin hayatımıza girmesiyle birlikte,
benim de hayatımda büyük bir dönem başladı:
Uyku bozukluğu.


Bahsettiğim uyku bozukluğu, uyuyamamaktan kaynaklanmıyor.
Uyumak istememekten kaynaklanıyor.

Her gece — ama her gece
farklı farklı rüyalar görüyor,
4–5 kere uyku felci geçiriyor,
bazı geceleri çığlık atarak uyanıyordum.


Öyle ki, bu sebeplerden uyumak istemiyor
ve günlerce uykusuz kalıyordum.

Bu uykusuzluk,
gözlerimin bozuk olmasıyla birleşince,
var olmayan varlıkları hayal etmeme
ve
hayal ettiklerimi görmeme sebep oluyordu.


Bunları anlatıyorum,
çünkü bugün rüyalar ve esintileri ile ilgili detaylı konuşmak
ve
bu gibi durumlara düşenlerin yalnız olmadıklarını bilmelerini istiyorum.


Ben Çoban.
Ve burası da: Çoban Fikirleri.

Bugünkü konumuz:
Uykular ve hissettirdikleri.
Fırtına sırasında mahsur kalınmış derin okyanuslar.

Aslında gördüğüm rüyaların korkunç ve esrarengiz olması
benim için o kadar da dehşet verici şeyler değildi.

Evet, bazen öyle anlar oluyordu ki —
öyle tırsıyor, öyle kötü hissediyordum ki —
o sahneleri aklımdan atmak için bir şeyler denediğim oluyordu.

Ama gördüklerim genellikle,
benim için birer ilham kaynağı olabilecek rüyalardı.

Bazıları korkunç olmalarına rağmen
öylesine sanatsaldı ki,
onlar hakkında bir kitap yazabilir,
sonuna kadar hatırladığım detaylarla bir eser çıkarabilirdim.


Beni uykulardan soğutan,
ve uyumamak için verdiğim çabaları destekleyen şey ise
kesinlikle şu meşhur şeydi:

Uyku felci.

Ya da diğer adıyla: Karabasan.


Metafiziksel olarak,
ruhani şeylere bağlanan uyku felci
pek çok şeyin sebebi olabilir,
ya da pek çok şeyle aniden ortadan kalkabilir.

Yatağa dökülen kırıntılar,
giysilere sıçrayan idrar,
ya da onları sinirlendirecek herhangi bir eylem.

Çözüm mü?
Halk arasında pek basit:
Birkaç dua.
Yatağın altına koyulacak bir bıçak,
bir makas,
ya da kurşun.

Bir muska…
Ya da günah işlememek gibi başka “çözümler”.


Lakin ben denedim.

Yatağımın altına koyduğum makas ya da boynuma taktığım muska işe yaramazken,
bile bile yatağıma döktüğüm kırıntılar
beni adeta korumuştu.

Ve sonra,
bunun tamamıyla fiziksel bir şey olduğuna karar verdim.
Ve uyku felci hakkında uzun,
soluksuz ve detaylı araştırmalar yapmaya başladım.

Uyku felci denilen şey,
beynin bedene ayak uyduramaması.

Yani uyku hâlindeyken,
siz uyurken beyin bir anda uyanıyor
ve beden, beynin bu ani uyanışına ayak uyduramıyor.
Bu da bedeninizde bir nevi şoka sebep oluyor.

Beyninizi uyandıran şey ise
gördüğünüz rüyalar ya da
gün içinde yaşadığınız gergin, yorucu anlar olabilir.


Uyku felcinden kurtulmak için,
uyumadan önce meditasyon yapmak,
klasik müzik dinlemek,
ya da efendime söyleyeyim,
kitap okumak yararlı olabilir.

Ama ben…
bunları da denedim.

Ama şu zıkkım felç,
bir türlü peşimi bırakmadı.


Sadece uyku felci de değil,
dejavu da sıkça yaşıyordum.

Bazen “sihirli güçlerim mi var acaba?” diye düşünsem de,
dejavu denen bu şeyi de araştırdım.

Birbirine benzer anların tekrarlanmasıyla,
bilincin bu anları hatırlaması
dejavuyu oluşturuyormuş.

Ama siz hatırlamadığınız için
bunu rüya zannediyorsunuz.

Rüyanızda gördüğünüzü,
geleceği görmüş gibi sanıyorsunuz.

Bu uyku durumlarını
dinsel ve bilimsel olarak açıklamak,
benim her iki konuda da
çokça düşündüğümün kanıtıdır.


Rüyaların İslam dininde pek çok yorumlaması vardır.
Hatta Hz. Yusuf’un,
çok iyi bir rüya yorumcusu olduğu bilinir.

Kendisiyle karşı karşıya gelmek
ve bu rüyalar hakkında saatlerce konuşmak…
Şahsen isterdim.


Sadece bu değil.
Blogun başında, günlerce uyuyamamaktan
ve bundan dolayı halüsinasyonlar gördüğümden bahsetmiştim.

Bununla birlikte,
gün boyu gözüm açıkken aniden uyuyor,
saniyelik rüyalar görüyor,
ve yine uyanıyordum.

Bu süreç o kadar kısa sürüyordu ki,
neler olup bittiğini kavrayamıyor,
deliriyormuş gibi hissediyordum.


O zamanlardaki sorunlarımın sebebini hâlâ öğrenebilmiş değilim,
ne yalan söyleyeyim.

Gerçekten ruhani mi, yoksa psikolojik mi, bilmiyorum.
Ama atlattım.

Artık,
uyuduğum okul sıralarında uyku felci geçirmiyor,
ağzım düğümlenmişken çevremdekilere bağırmaya çalışmıyorum.

Hâlâ gördüğüm enteresan rüyalar var,
ama onu da artık hayatıma tuzu biberi diye katıyorum.


O kadar şey söyledin, bir çözümü yok mu?” diye soracak olursanız:
Her iki durumun — metafiziksel ve fiziksel —
ortak bir özelliği varsa,
o da kötü giden hayatınızın normale girememesidir.

Okul yüzünden strese girebilirsiniz.
Ev içinde ailenizle sorun yaşayabilirsiniz.
Sevgilinizle kavga edip gün boyu ağlayabilirsiniz.
Ya da hiçbir yere ait hissedemeyip,
kötü bir hayat yolundan geçiyor olabilirsiniz.


Günlük hayatınızı etkileyen her şey,
uyku felci ya da karabasana yol açabilir.

“İkisi de aynı şey” deyip geçmeyin.

İnançlar, hayat çizgisidir.
Ve siz hangi çizginin yolundaysanız,
problemlerinizi de ona göre çözmelisiniz.


Ama ortak sorunlara ortak çözüm istiyorsanız:
Hayatınızdaki kötü ve olumsuz şeyleri ya değiştirin, ya da bırakın.

“Söylemesi kolay.” demeyin.
Yapın.


Ağır psikolojik şeylerden,
melankolik durumlardan
elinizden geldiğince uzak durun.

Kendinizi dinleyin.
Ya da farklı kültürlerin günlük hayatlarından
kendi hayatınıza bir şeyler katın.

Kılamıyorsanız namazlarınızı kılın.
Konuşamıyorsanız anlatmayı deneyin.
Evde kafayı yiyorsanız,
kendi başınıza bir yerlere gidin.

Bazen gizli,
bazen de herkesin görebileceği şekilde yapabilirsiniz.


Benim anlatmaya çalıştığım şey şu:
Her ne durumda olursanız olun,
alışılmış ve hep aynı devam eden zamanınızı değiştirin.

Mesela benim uyku felçlerim ve rüyalarım,
yurda geçince son buldu.

Farklı bir çevre, farklı bir oda ve farklı atmosferler
bana çok katkı sağladı.

Dediğim gibi,
bu sorunların neden olduğunu hâlâ bilmiyorum.
Ama en azından,
neden son bulduğunu  biliyorum.


Kendinize neşeyle vakit ayıramadığınız her an,
korkuyla devam etmenizi sağlar.
Bu yüzden,
kendinize biraz izin verin.

Çünkü,
uykuda da, aklınızla da,
hep siz baş başa kalacaksınız.


Ben Çoban.
Ve bu blog da burada biter.

Sonraki blogda, düşünmek üzere...


Yorumlar